Bilimin Medeniyetin Beşiği Doğu Türkistan Uygur Medeniyeti ve Kültürü (4)
Doğu Türkistan Uygur Mutfak Kültürü ve Medeniyet Yolculuğu
“İnsan ne yiyorsa o dur” sözü aslında yemek ve beslenmenin fıtrata uygun ve helal olmasının sırlayıcı ilkesidir dense yeridir. Uygur mutfağı oldukça zengin olmakla birlikte pişirilmesinden ikramına kadar geleneksel yapısını koruyabilen dünya mutfaklarındandır.
Bu konuyu Uygur aktivisti ve aynı zamanda Uygur yemekleri konusunda öncü isimlerinden Nurala Göktürk hanımefendi ile konuşacağız.
Soru:Nurala hanım kısaca kendinizi tanıtırmısınız?
Cevap: 1957 yılında Doğu Türkistan Yarkent de dünyaya geldim. Ailem yoğun Çin zulmünden canlarını kurtulabilmek için 1961 yılında Afganistan üzerinden 1965 yılında Türkiye’ye göç etti.
Nurala Göktürk’ün kısa Biyografisi
1957 yılında Doğu Türkistan’ın Yarkent vilayetinde Dünyaya geldi. O dünyaya geldiği günlerde babası Seyit Abdul Velihan Hoca çin zindanlarında işkence çekmekte idi.
1961 yılında çinin ağır işkence ve zulmünden dolayı vatanları terk etmek zorunda kalan kafilelerle Afganistan’a göç eden ailesiyle birlikte göç etti. Hamit Han Göktürk ile evlendi.
Biri erkek üç kız dört evladı olan Nurala Hanımın şimdiye kadar dördü şiir, ikisi tercüme, biri “Doğu Türkistan Geleneksel Uygur Mutfak Kültürü" biri “Tanrı Dağlarından Erciyes’in Eteklerine Göç Hikâyeleri” 8 eseri yayınlandı.
1965 yılında Türkiye’ye sığınan Uygur kafileler devletin desteği ile Kayseri’ye yerleştiler. Eğitimini tamamladıktan sonra halen evli olduğu eşi Hamit Han Göktürk ile evlendi. Dört kız bir erkek evladımız var.
Şir ve makalelerim yayınlanmıştır.
Uzun yıllar Doğu Türkistan vakfı ve Doğu Türkistan Kültür ve dayanışma derneğinde gönüllü olarak kadın kolları başkanlığını yürüten Nurala Hanım halen vatanlarında Türkiye İstanbul’a göç eden muhacir hanımlar ile alaka ve ilgisini sürdürmektedir.
Soru: Nurala hanım Uygur mutfağını ana hatları ile nasıl anlatırsınız?
Cevap: 1
DOĞU TÜRKİSTAN UYGUR MUTFAK KÜLTÜRÜ
Milletler kültürleriyle, gelenek görenek, örf ve adetleriyle varlıklarını sürdürürler. Yüz yıla yakındır çin
mezaliminin sömürgesinde yaşam mücadelesi vermekte olan Uygur halkı da öz kültürlerini yaşayıp,
yaşatarak ayakta kalmayı başarmışlardır. Dünya medeniyetlerine çok sayıda yenilikler katmış olan
Uygur halkının kültürde medeniyette dünya milletlerinden çok önde olduklarını tarih sayfalarında
görmemiz mümkündür.
Tarımda, hayvancılıkta, el sanatlarında bir zamanlar çığır açmış olan Uygurların mutfak kültürleri de
bir o kadar uzun geçmişe dayanır. 1400 yıllarında uzak doğuya ziyarete gitmiş olan ünlü gezgin
Markapolo seyahatleri esnasında Doğu Türkistan’a da uğramış Uygurların mutfak sanatlarına hayran
kalmıştır. Bu gün dünyanın İtalyan makarnası, İtalyan mantısı diye bildiği pek çok yemeği o tarihlerde
ünlü gezgin ülkesine ustalar götürmek suretiyle taşımıştır.
Soru: Nurala hanım bu konuda sizin bizzat çalışmalar yaptığınız bilinmektedir. Yaptığınız çalışmalardan bahsedermisiniz?
Cevap:
Ben çok küçük yaşlarda çin zulmünden dolayı vatanlarını terk etmek zorunda kalan muhacir
ailelerden birinin çocuğu olarak öz vatanıma ve öz kültürüme hasret büyüdüm. Ailemden
öğrendiklerimle başlayan kültür merakım yaşım ilerledikçe benimle birlikte büyüdü. Kültürümüzün
tanıtılması ve yaşatılması açısından kendi çapımda birçok çalışmalar yaptım. Bu çalışmalardan biri
olan mutfak kürümüzü “Doğu Türkistan Geleneksel Uygur Mutfak Kültürü” adlı eserimde toplamayı
Cenabı Allah bana nasip etti. Çalışmalarım sırasında 70-80 yaş üstü büyüklerimden yemeklerimiz
konusunda bazı bazı atasözleri, deyimler ve efsanevi hikâyeler de öğrendim. Uygurlar dünyada en
sağlıklı beslenen en uzun yaşayan milletlerden biri olduğunu gördüm.
Soru: Uygur mutfağının beslenme usulünün mevsimlere ve mizaca göre şahısların durumlarına göre değiştiği konusunda neler söylersiniz?
Cevap:
Uygurlar sağlıklı beslenmenin yanısıra sağlıklı içecekler tüketerek dengeli beslenmeyi başarmış bir
millettir. Uygurlarda mizaç çok önemlidir. Dünümüzde dünya milletleri insan mizacını yeni, yeni keşif
ederken Uygurlar geçmişten günümüze kişilerin mizaçlarına göre ve mevsimlere beslenmektedirler.
Örneğin kış mevsimlerinde genellikle kalorisi yüksek ve sıcak mizaçlı yiyecekler tüketirken, yaz
mevsimlerinde ise daha hafif yiyecekler tüketilmektedir. Çaylarda aynı şekilde çok çeşitli olup
yemeğin durumuna ve kişilerin mizacına göre tüketilir. Ottan, çöpten dediğimiz soğuk mizaçlı çaylar
sıcak mizaçlı yemeklerle tüketilirken, baharat türlerinden elde edilen çaylar soğuk mizaçlı, kalorisi
düşük yemeklerin ardından tüketilir.
Uygur mutfağında doğumdan ölüme dek değişen beslenme usulleri diğer millerde yok denilecek
kadar azdır. Uygurlar lohusanın hamilelik döneminden itibaren beslenmesine özen gösterir. Lohusalık
döneminde ise 40 gün özel bakıma alınır. Anne sağlıklı ve mutlu olmalı ki aileyi ayakta tutabilsin.
Erkek çocuklar sünnet çağına geldiğinde sünnet öncesi ve sonrası özel bakıma alınır. Düğün
yemekleri, merasim yemekleri, cenaze yemekleri ailelerin durumlarına göre ikramda değişikliler
gösterse de oldukça zengin ve çeşitlidir. İçeceklerde yukarıda arz ettiğimiz gibi, mevsimine göre Türk
mutfaklarına özgü ayran, şerbet ve soğuk sıcak çaylar olarak tüketilir.
Araştırmalarım sırasında gözlemlediğime göre Türk Dünyasının mutfak kültürünün kalbinin attığı yer
Doğu Türkistan Uygur mutfağıdır. Türk mutfakları genel olarak damak tadı ve biri birinin uzantısıdır.
Bazı yemeklerin isimleri ve kullanılan malzemelerin benzerliği kardeş mutfaklarla örtüşmektedir.
Soru: Doğu Türkistan Uygur mutfağının ana hatlarından bahsedermisiniz?
Cevap: Bu konuda sayfalarca makale yazmak mümkün olsa da ben burada yine sözü Doğu Türkistan Uygur
mutfağıyla devam edeceğim.2
Doğu Türkistan Uygur mutfağında geleneksel yemek çeşitleri:
Doğu Türkistan Uygur mutfağına ait yemekleri dört ana kategoriye ayırmamız gerekirse, pirinç
yemekleri, unlu ve sebzeli katı yemekler, çorbalar, sebze türlüleri, ekmek çeşitleri, helvalar ve pasta
türleri, mısır unu yemekleri, nevruz aşı, çaylar ve soğuk içecekler, kategoriye ayırabiliriz.
1-Pirinç yemekler:
Yemeklerin şahı sofraların sultanı etli havuçlu Türkistan pilavı başta gelir. Kardeş ülkelerde her ne
kadar Özbek pilavı, Buhara pilavı, Türkmen pilavı diye bilinse de, Pilavlar 20 yi aşkın çeşidiyle en çok
Uygur mutfağında görülmektedir. Havuçlu pilav etli ve havuçlu yapılmasının yanısıra çeşitli sebzelerle
ve haşlanmış yumurta ilavesiyle zenginleştirilip farklı çeşitleriyle yapılabilen çok besleyici, çok lezzetli
ve az masraflı bir yemek türüdür. Beyaz pilav, nohutlu pilav, baharatlı pilav kıymalı pilav, kabaklı pilav,
acılı pilav, tavuklu pilav, yarma pilavı, mısır pilavı gibi günümüzden çoktan unutulmaya yüz tutmuş
onlarca pilav çeşitlerimiz benim yaşımdakilerin bile çoğunun bilmediği pilav türlerinden bazılarıdır.
Onlarca çeşidiyle yöreden yöreye ustadan ustaya yapımında, malzemesinde ve lezzetinde farklılıklar
gösteren Türkistan pilavı için ayrıca bir kitap yazılsa yeridir.
Pirinç çorbası genellikle kış çorbası olarak tüketilirken yazında hastalar ve lohusalar için şifalı çorba
türlerinden olarak tüketilir. Şorpa gurunç dediğimiz pirinç çorbasının içine kuzu eti, soğan, sarımsak,
domates, biber çeşitleri, şalgam, havuç, ıspanak konur. Kişniş ve nane pirinç çorbasına çok yakışır.
Arzuya göre karabiber, limon veya sirke ilave ederek sıcak tüketilen pirin çorbası sağlıklı, besin değeri
yüksek hafif bir çorba türüdür, şifalı olduğu kadar çok lezzetlidir.
2-Unlu ve katı yemekler:
Katı yemekler diye söz ettiğim hamur işleri Doğu Türkistan Uygur mutfağına özgü en kadim
yemeklerdendir. Hamuru defalarca işlemden geçirerek makinadan çıkmış gibi ince ve düzgün hale
getirip haşlayıp üzerine sebze türlüsü ilave edilen yemeğin adını neredeyse duymayan yoktur.
Legmen Uygur mutfağının en yaygın en sevilen ana yemeklerindendir. Nerede bir Uygur varsa orada
Legmen vardır. Legmenin onlarca yapılış türü vardır. Diğer yemeklerde olduğu gibi lezmenin lezzeti
kişiden, kişiye ve yöreden, yöreye değişir.
Sozma Legmen, kesme Legmen, eşme Legmen, kavurma Legmen, bazımen gibi isimlerle anılan bu
güzel ve kadim yemeklerimizin isimleri ve içine konulan malzemelerin isimleri çok acı bir durum ki
günümüzde Çince telaffuz edilmektedir. Oysaki Kaşgarlı Mahmut Atamız Divanı Lügati Türk adlı
eserinin mutfak bölümünde legmeinin adını “sozma aş” yani uzatarak, çözülerek yapılan aş olarak
belirtmiştir. Lokantalarda kalabalık topluluklar için yapılan bazımen aş (yani Legmenin diğer bir çeşidi)
için de “bağlama aş” demektedir.
Soru: Hamur ve et ağırlıklı mantı, çorba ve diğerlerinden bahsedermisiniz?
Cevap:
Hamurdan elde edilen çeşitli yemelerimizden bazılarını şu şekilde özetlemek mümkündür. Buhar
mantısı, buhar mantısı çeşitleri, Yağ mantısı, Su mantısı ve su mantısı çeşitleri, Çöp dediğimiz
hamurun oklavayla açılıp kesildikten sonra suda haşlanıp üzerine tereyağında kavrulmuş kıyma ve3
domates biberden oluşan türlünün dökülüp tüketileni ve benzerleriyle çok çeşitli yapılan cengin bir
yemek türüdür.
3-Çorbalar Türk mutfaklarının olmazsa olmaz yemelerinden olup Doğu Türkistan Uygur mutfağında
onlarca çeşitleriyle çok sevilen ve misafire yemeklerin ilki olarak sunulan yemek türüdür. Pirinçten,
hamurdan, mısırdan ve mısır unundan elde edilen şifalı çorbalar için de ayrıca kitap yazılabilir.
4-Sebze türlüleri:
Mevsim sebzelerinden elde edilen onlarca sebze yemeklerinin yanı sıra makarnalarla (Legmen
çeşitlerinin) ve pilavlarla birlikte tüketilecek özel sebze türlüleri yapılır. Çok çeşitli sebzeler et veya
yumurta ile birlikte yağda bol sarımsak, soğan ile kavrulduğu gibi her sebzeden başlı başına sebze
yemeği yapılır. Uygur mutfağında yapılan sebze yemeklerinin bazılarına zencefil, zerdeçal, kimyon,
karabiber, kebabiye baharatı, kuru biber gibi baharatlar kullanılır. Soya sosu ve çok ağır acılı
baharatların kullanımı bizim mutfağımıza yabancı mutfaklardan gelmiştir.
5- Ekmek çeşitleri:
Ekmek Türk mutfaklarının en kadim ve en doyurucu yiyeceğidir. Ekmekler tandırda, ocakta, tavada
kuru kazanda ve yağda pişirilir. En yaygın pişirilen ekmek çeşidi tandırda pişen ekmeklerdir. Ekmek
Türk milletlerinde çok kutsaldır, tuz ekmek hakkı için denir, ekmek çarpsın diye ekmek üstüne yemin
edilir, nazardan hasta olan kişiye ekmek ile okunur. Uygur mutfağında ekmeğin çeşitleri kadar isimleri
vardır. Nan sade ekmek, hemek nan ince pide ekmek, tokaç nan, seper nani, girde nan, şirmen nan,
katlama nan, kömeç nan gibi onlarca ismi ile Doğu Türkistan genelinde halen unutlmayan ve halkımız
tarafında çok sevilerek tüketilen ekmek çeşitleri günümüzde kardeş devletlerde yaşayan Uygurlar
tarafından pişirilip ticareti yapılmaktadır. Ekmek her evin olmazsa olmazıdır. Günün hangi saatinde
olursa olsun eve gelen misafire ekmek ve çay ikram edilir. Açmısın tokmusun diye sorulmaz, ister fakir
olsun, ister zengin olsun uzaktan yakından evine gelen misafire mutlaka sofra çıkarılır.
Atalarımız savaşa ve avlanmaya giderken süt ve yağ ile yoğrulmuş ekmekleri doğrayıp kurutup
heybelere doldurup öyle yola çıkarlarmış.
Uygurlar dini nikâhı ekmek ile yaparlar. Bir kâsenin içine bir çorba kaşığı kadar tuz konur, üzerine su
koyup tuz eritilir, eriyen tuzlu suya ekmek doğranır geline ve damada nikâh akdi okunduğu sırada
salih veya saliha biri tarafından yedirilir. Tuzlu ekmeği yiyen çift tuz ekmek hakkı için her türlü
meşakkate katlanır, evlilik kutsal müessesedir korumak her iki tarafın hakkı fakat kadının daha çok
sabırlı ve ağırbaşlı olması tavsiye edilir.
Yukarıdaki bazı yemeklerde olduğu gibi ekmek içinde sayfalarca açıklamalı tarif yazılsa yeridir. Etli
ekmekler, sütlü ekmekler, közde pişirilen ekmekler, buharda pişirilen ekmekler, tavada ve kuru
kazanda pişirilen ekmekler saymakla bitmez. Doğu Türkistan Uygur mutfağında yapılan ekmekleri
görüpte hayran kalmamak mümkün değildir. Her biri bir el sanatı niteliğindeki ekmekler adeta el
emeği göz nuru hüneridir.
6-Mısır unu yemekleri:
Uygur mutfağında mısırdan ve mısır unundan yapılan çok sayıda yemek çeşitleri vardır. Günümüzde
çoğu unutulmuş olan sağlıklı besleyici ve olan mısır unu yemeklerinden bazıları şunlardır; zanğ, umaç,4
yomdan, konak çöççüre, mondek, konak unu halvası ve mısır yarmasından yapılan mısır yarması
pilavı. Zanğ adlı yemek eritilmiş bir miktar kuyruk yağında ve ya tereyağında kuru soğan rengi
dönünceye kadar kavrulur, su ilave edilir, su kaynamadan önce içine mısır unu ilave edilip
topaklanmaması için kaynama aşamasınca durmadan karıştırılır. Kaynamaya başlayınca ocağın altı en
kısık dereceye getirilir ve 7-8 dk demlemeye bırakılır. Demlenmiş olan mısır unu yemeği tabaklara
alınıp 3-5 dk ilk sıcağı alınması beklenir ve üzerine hazırlanmış olan etli veya etsiz mevsim sebzesi
türlüsü ilave edilip servis yapılır. Yaşlıların ve bazı hastaların kolayca hazmettikleri muhteşem bir
yemektir. Diğer çorba ve yemeklerin isimlerini vermekle yetinirken, mısır yarması pilavından kısaca
söz etmeden geçemiyeceğim.
Pirincin ana vatanı olan Doğu Türkistan 1949 yılları ve sonrası Mao dönemi suni kıtlığa mecbur
edilmiş, halk pirinç bulamadığı için atlara yem olarak kullandıkları mısır yapmasından pilav yapıp
yemişlerdir. Bu acı ve gerçek hikâyeler anlatmakla bitmeyecek kadar uzun ve kahredici serüvenlerle
doludur.
7-Helvalar ve tatlılar ve pasta türleri:
Uygur mutfağında halvalar (helvalar) en kadim tatlı türlerindendir. Yörelere ve kişilere göre
yapımında biraz farklılıklar olsada genel olarak aynıdır. Yapımında yağ, un, şeker ile ceviz gibi
malzemeler kullanılır. Helvalar kış mevsimlerinde sıcak mizaçlı yağlar ile yapılır. Uygur mutfağında
tatlı çeşitleri pek yoktur. Son yıllarda zamanın değişmesine paralel olarak komşu ülkelerden gelen
tatlı türleri ve pasta çeşitleri marifetli ustaların icatlarıyla mutfağımızda boy göstermeye sofralarımızı
süslemeye başlamıştır.
Uygur mutfaklarının unutulmak üzere olan tatlı çeşitlerinde ikisi yag yecmen ve kabak tatlısıdır.
Hamurun bol yağda kızartıldıktan sonra üzerine şeker şerbeti veya budra şekeri dökülüp tatlandırılmış
olanına yag yecmen denir. Bal kabağının baş tarafından kapak açılır, içi oyulur, temizlenip kurulanır,
içine alabildiği kadar nöbet şekeri ve iri çekilmiş ceviz konur üzeri hamurla sarılıp kaplandıktan sonra
közde 3-4 saar pişirilir, soğuduktan sonra içi boşaltılıp, kabak dilimlenerek servis yapılır.
Uygur mutfaklarının en kadim pasta türleri Zanğza (Kaşgarlı Mahmut Atamız lugatında “eşme
kuymak” demiş). Her bayram öncesi hanımlar günler öncesinden toplanır hamur özenle yumurta yağ
ve soğan suyu ile yoğrulup dinlendirilir, avuç içinde eşmek suretiyle inceltinmiş hamura şekil vererek
ısınmakta olan yağda orta ateşte altın rengini alana kadar kızarılır. Tamamı kızartıldıktan sonra büyük
yayvan kaplara itinayla dizilip sofraya konulur.
Kıyıkça, kuymak ve poşkal dediğimiz hamurdan elde edilen çeşitli mönülerde bayramlarda,
düğünlerde ve özel merasimlerde pişirilip misafirlere ikram edilir.
8-Nevruz aşı:
Nevruz Türk milletlerinin ortak ulusal bayramıdır. Nevruz için de Doğu Türkistan’da günümüze kadar
özel hazırlıklar yapıla gelmiştir. Günler öncesinden evlerde bir telaş başlar, temizlikler yapılır, yeni
kıyafetler dikilir, her mahallede Nevruz kazanı asılır Nevruz aşı yapılır. Nuh aleyhisselamdan bize
kadar gelen bu kutlu günde büyük devasa kazanlarda pişirilen çeşitli nebatata ve hububattan elde
edilen tuz ve şeker ilave edilip tatlandırılan Nevruz aşı büyük eğlence meydanlarında dualarla dağıtılır.
Soru: Soğu Türkistan Uygur mutfağında Çaylar tatlılar vs önemli yer tutmaktadır? Çaylardan bahsedermisiniz?
Cevap:
Çaylar:5
Çaylar Uygur mutfağında en önemli içecekler olarak tüketilir. Türkler genellikle çaycı bir millettir.
Diğer kardeş mutfaklarına bakıldığında Uygur mutfağında çay çeşitlerinin çok olduğunu görüyoruz.
Yukarıda arz ettiğim gibi Uygurlar sağlıklı ve uzun yaşayan milletlerden biridir. Mevsimine ve
mizaçlarına göre tüketilen çay çeşitleri sıcak mizaçlı çaylar, soğuk mizaçlı çaylar, mütedil mizaçlı
çaylar, sütlü çaylar, etken çaylar, kaymak çaylar, hümmel çaylar olarak bilinmekte ve tüketilmektedir.
Sabah kahvaltıda çay, yemekten önce çay, yemekle birlikte çay, öğün arası çay, soğuk çay, sıcak çay,
tatlı çay, kök çay, ak çay gibi onlarca çay çeşitleri ve çayın faydaları hakkında yazılanlar yine ayrıca bir
kitap konusu olabilecek kadar geniş kapsamlıdır.
10-Soğuk içecekler şerbetler:
Soğu içecekler soğuk çaylar, şerbet türleri, ayranlar at sütünden elde edilen kımız, deve sütünden
elde edilen şubat gibi içecekler yörelere göre ve ailelerin durumuna göre değişiklik göztermektedir.
11- Reçeller:
Uygur mutfağında en kadim tatlardan olan reçeller taze meyvelerden ve kuru meyvelerden yapılır.
İçine çeşitli baharatlar ilave edilerek tadında, kokusunda, şifalı olmasında kalitesi arttırılır. Ayrıca
gülden ve naneden reçeller ve şifalı macunlar yapılır. Kızıl gülden elde edilen güneşte pişirilen gül
macunu en doğal antibiyotiktir, naneden elde edilen macun ise mide bağırsak rahatsızlığı olan kişiler
için en şifalı ilaç niteliğindedir. Nane ve gül macunları iştahsız çocuklar için en sağlıklı ilaçtır.
12-Acılı ekşili soslar
Uygur mutfağında acılı ekşili soslar olmazsa olmazlardandır. Taze yeşil ve kırmızıbiberin öğütülüp tuz,
sarımsak, sirke ile birleşiminden elde edilen “laza muç”, kuru acı pul biber ve sarımsak zeytin yağında
kavrulup yapılan “yağ muç” en kadim vaz geçilmez sos çeşitlerimizdendir. Zengin fakir her ailenin
sofrasında mutlaka bulunan soslar kişilerin damak tadına göre kullanması için sofrada özellikle
bulundurulur.
Soru:Doğu Türkistan Uygur kültüründe mutfağa dair deyimlerin de önemli yeri olduğu bilinmektedir. Deyimlerden söz edermisiniz?
Doğu Türkistan Uygur Mutfağına ait bazı deyim ve atasözleri:
Meyde ağrıtkan aş emes, könğül agrıtkan dost emes.
“mide ağrıtan aş değil, gönül ağrıtan dost değil”
Ağrık aştin, yegi yandin kopar, bela kelse kirindaştin.
“Hastalık aştan, savaş yakından çıkar, bela gelirse kardaştan.”
Yatninğ yigi çıkmaydu.
“Yabancıdan yağ çıkmaz”
Akamnin dermen, yengem berse tyermen.
“Ağamın derim ama yengem verirse yerim”6
Yep tur, bek tur.
“Yiyip dur, dik dur (tok dur, dik dur)”
Ananğni sat, dadanğni sat kiçisi tok yat.
“Ananı sat, babanı sat geceleri tok yat”
Umaç kokurumaç, Yomdan yorgulumaç, Üğre divani, Pola sultani.
“Umaç korkor eder, yomdan dolşıp gelsen gider, erişte fakir yemeği, pilav sultanların yiyeceği.”
Yüzü yağlık tokaçtek.
“yüzü yağlı kete gibi”
Açni körse açar taz, pokni körse çiçar taz.
“ Aç görünce acıkır, kenep görünce sıkışır.
Buğday unuda bommaydu zanğ, ununğ üçün Legmen sozanğ.
“Buğday unuda Zanğ olmaz, onun için lagmen çözülür.”
Tamaknininğ omdini koruma şorpa, gep sözninğ omdini hudaya tova.
“Yemeği güzeli etli yahnidir, gözlerin güzeli hudaya tövbe etmektir.” (Huda=Allah)
Nurala Göktürk hanımefendi oldukça geniş bilgilendirici açıklamalarınız umarım diasporada yaşayan Türkistan lı kardeşlerimiz için ve Türkiye’deki okuyucularımız için bilgilendirici olmuştur.
Çok teşekkür ederim.
Halis bey bizler size çok teşekkür ederiz her daim bizim yanımızda zulme karşı durduğunuz bizleri unutmadığınız için. Allah’a emanet olun.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-bilimin-medeniyetin-besigi-dogu-turkistan-uygur-medeniyeti-ve-kulturu-4-1195.html
|