Şefkat ve merhamet damarından girerek, şefkatsiz ve merhametsiz işler yapılıyor. Şeytan, damarlarımızda hiç olmadığı kadar, kol geziyor.
Zayıf, hassas ve narin olan kadını korumak, söz konusu olduğunda çocuklardan yaşlılara kadar herkes ama herkes duyarlı oluyor. Acıdan yararlanan acımasız ruhlar, tam da bu sırada, cenazeye katılan katil misali sahneye girerek, kahraman edasıyla sloganlar atıyor. Kanla beslenen, kinden güç olan ve fesat çıkarmakla ün salmış bir güruh, melek yüzlü şeytan suretinde, kendini kurtarıcı gibi gösterirken şefkat ve merhamet sahibi yüreklerde, hedefinden sapmış duygulara sebep oluyor. Şefkatin sahibinde kin ve nefret duygularını ateşlerken, yapılan algı oyunlarıyla “KADIN” kavramı üzerinden, tüm erkeklere düşmanlık beslemeye kadar yelpaze genişletiliyor. Durum öyle bir hal almış ki ŞİDDETE SEBEP OLAN ASIL FAİL, şiddet var diye bağırarak kadınları en çok güvende olduğu yerden, baba evinden, aile ortamından, yuvasından kopararak, güvensiz sokaklara çekmek için tuzaklar kuruyor. Şeytani tuzaklarını ise bal damlayan cümlelerle süsleyerek, balı gösterip adeta insanları can damarından vuruyor.
“Şiddet” kelimesi dahi, bu nahoş ağızlarda şiddete maruz kalıyor. Zira şiddet sadece “kadına” indirgenerek, kadın erkek arasında sinsi bir savaş başlatılıyor. Kadına yönelik şiddet sloganlarını yaygınlaştırarak, annelerin nefretini artıran bu zihniyet, erkek evlatlarına, erkekliğini unutturacak bir baskıya sebep oluyor. Fıtratın gereği olan cinsiyet farklılıklarına tahammül edemeyen bir toplum, cinsiyetsizlik inşası için erkek çocuklarını adeta kız gibi yetiştirmekle sanırsın intikam alıyor. Şiddetin karşıtı olan anlayış ve uyumdan böylesine bihaber kalarak, şiddetin bitirileceği zannediliyor. Yahu sen daha evindeki farklı cinsiyetlere anlayış gösteremezken, hangi duruşunla toplumsal bir birliktelik sağlayacakta “kadına yönelik şiddeti” önleyeceksin? Bir bebeğin en büyük ihtiyacı, var olduğu için sevilmek ve kabul görmek iken, henüz cinsiyetini ailesine dahi kabul ettiremeyen bebeklerden sağlıklı bir gelişim bekleniyor. Erkeği kız, kızı erkek gibi yetiştirerek şiddet nasıl önlenecekse, garip bir şekilde buna inanan insan sayısı her geçen gün artıyor. Burada en önemli husus ise şiddetin beslendiği tüm kaynaklar profesyonel bir şekilde gizleniyor. Katil nasıl kendisini gizler ve ustalıkla hedef değiştirirse aynen öyle de, şiddete karşı gibi duran şiddet yanlıları da kendilerini rengarenk perdelerin arkasına gizliyor.
Kucağına doğduğu ailesi tarafından, despotça yaklaşımlarla, cinsiyete saygısı olmayan dayatmacı tutumlarla, değiştirilmeye çalışılan çocuklar, nasıl kendileri ile barışık bir psikolojiye sahip olacaklar? Dünyada başınıza gelebilecek en kötü şey yok sayılmaktır. “Kadına yönelik şiddeti”(!) cinsiyeti yok sayılarak, kendilerine saygı gösterilmeyen ve var oldukları için kabul görmeyen çocuklar mı önleyecek?????
|
|
||
|
