Kaldığımız yerden, Ayasofya meselesini farklı bir şekilde değerlendirmeye devam…
20. yüzyıl dünya sistemi İslam’ı, Müslümanları, İslam düzenini ve medeniyetini tanımadı ve bu yüzyılda 
yaşanan bütün olumsuzluklardan Türkiye'de payını aldı...
AYASOFYA da işte bu olumsuzlukların etkisiyle o dönemde müzeye dönüştürüldü!
20. yüzyılın son çeyreğinde 20. yüzyıl sistemleri alarm zillerini çalmaya başladı...
Önce Sovyetler dağıldı... Sonra Doğu Avrupa Bloku dağıldı... Çin başkalaştı…
21. yüzyılın ilk çeyreği Ortadoğu'da yaşanan savaşlarla ve bölünmelerle geçti…
Avrupa Birliği bile, İngiltere örneğindeki gibi bu dönemde çatırdamaya başladı…
Amerika-Rusya-İsrail dengesi ve başka dengeler bozuldu; bozulma devam ediyor…
Bütün bu değerlendirmelerin sonucunda Türkiye'ye dönersek diyebiliriz ki…
Türkiye, 1970'li yılların başından beridir, Batıcı olmayan, dejenere olmuş Doğu sistemlerini de benimsemeyen tek/bir ve de biricik ülke olma yolunda ilerlemeler kaydetti…
21. yüzyılda, 20. yüzyılda olduğu gibi ‘Dünya Savaşları’ ve ‘Soğuk Savaş’ ile değil, ‘SİLM/BARIŞ’ ile 21. yüzyıl üçüncü binyıl medeniyetinin ‘ADALET’ temelinde kurulması için mücadele veriyor, çare ve çözümler üretiyor (bu vesileyle birinci yazıda sözünü ettiğimiz “Millî Görüş… Adil Düzen… Adil Ekonomik Düzen… Adil Dünya Düzeni… Adil Düzen İnsanlık Anayasası… İSLAM -Devlet ve Dünya- DÜZENİ… Vs.” hatırlayalım)…
Türkiye’ye bu büyük rol ve misyonun kalmaması için Türkiye 50 senedir ‘askeri ‘darbeler, anarşi, terör, siyasi müdahaleler, ekonomik krizler’ vs.lerle boğulmak isteniyor.
Türkiye'yi kaosa sürükleme planı bir taraftan yapılıp diğer taraftan işletilirken, Türkiye beklenen hamleleri de hep yaptı, halen de -her şeye rağmen- yapmaya devam ediyor…
Mesela…
Ayasofya’nın yeni durumu, bize göre, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz üzere;
-Aynen 1453'te ‘Yeniçağın başlangıç sembolü olduğu’ gibi; ‘21. yüzyıl ve de üçüncü binyıl medeniyet merkezinin İstanbul olduğunu’ tarihe not düşüyor diyoruz...
-AYASOFYA ve İSTANBUL aynen Mekke gibi, Kudüs gibi hem kadim referansı ile güçlü bir medeniyet medinesidir, hem de bütün beşeriyetin beklemekte olduğu “YENİ SİSTEM/DÜZEN VE YENİ MEDENİYETİN” ekonomik, sosyal ve kültür başkentidir.
-Bir akademisyen Adil Düzen çalışan arkadaşımız, İstanbul'u 21. yüzyılın merkez kıta kenti olarak tanımlamış ve üzerinde makale yazmıştı; bu tespit çok önemli bir tespittir.
-İstanbul hem Asya-Avrupa-Afrika kıtalarının kesişme merkezindedir, hem de Doğu-Batı, Güney-Kuzeyin merkez noktasındadır. Kadim Doğu Roma, Hıristiyanlık ve İslam medeniyetlerinin merkezi olmuştur, yine öyle bir misyonu olacaktır.
AYASOFYA ve İSTANBUL ile ilgili son dönemlerde yaşananlar göstermektedir ki; “üçüncü binyıl yeni düzen ve medeniyetinin merkezi” olarak tarihe not düşülmüştür.
“Devlet, meşruiyet, hâkimiyet, tam bağımsızlık, adalet, medeniyet, sistem, düzen” kavram ve kurumlarını insanlık ailesi içerisinde, dünyanın değişik coğrafyalarında tecrübe etmiş bir millet olarak; “yeni çoğulcu düzenin ateşi” bugün itibarıyla Ayasofya'nın yeni statüsü ile yakılmıştır. Büyük devlet aklına, derin devlet yönetim vizyonuna, millet-devlet bütünleşmesine güç katmak herkesin mükellefiyetidir ve siyasi tercihler ile ekolleşmenin üstünde bir üst birleşim misyon sorumluluğunu gerektirir.
Kripto ittihatçıların 20. yüzyılın başında Osmanlıyı tasfiye ettiği gibi, bugün de yeni ittihatçıların Türkiye'yi tasfiyeye kalkışmalarına ne pahasına olursa olsun fırsat vermeyeceğiz.
-Ayasofya'nın cami olması hiç kimseyi tedirgin etmemelidir...
-Ayasofya'nın yeni statüsü yeni dünya düzeninin de teminatı olacaktır...
-Türkiye 20. yüzyıl boyunca sürdürülen mücadelelerle bugünkü şartlara geldi...
-21. yüzyılda istiklal-i tammenin gereğini yüzyıl sonra da olsa yerine getirmeli…
Bu durum sadece Türkiye için değil, bütün beşeriyet için de “yeni bir umut”tur.
Sağlıklı bir sistem/düzen kuruluncaya kadar UYARILARIMIZA devam edeceğiz…
|
|
||
|
