Reklamı Geç
HABER DETAY
BARIŞ MASKELİ İŞGAL: GOLAN’DAN TÜRKİYE SINIRINA SIZAN TEHDİT
Muhammet Binici, İsrailin Golan adımları ve Suriye kuzeyinde terör yapılanmalarına verdiği destek üzerinden bölgeye yönelik yeni ve organize bir tehdidin Türkiye sınırına dayandığını vurguluyor. Binici, bu sürecin yalnızca jeopolitik bir gerilim değil, ulusal güvenliği ilgilendiren bir varoluş meselesi haline geldiğini belirterek Türkiye’nin kararlı ve ilkeli bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade ediyor. İşte Binici'nin "BARIŞ MASKELİ İŞGAL: GOLAN’DAN TÜRKİYE SINIRINA SIZAN TEHDİT" başlıklı o yazısı!..
28 Ekim 2025 - Salı 08:10
GÜNDEM

BARIŞ MASKELİ İŞGAL: GOLAN’DAN TÜRKİYE SINIRINA SIZAN TEHDİT

Daha dün yazdıklarımız bir kehanet değil, İsrail'in değişmeyen stratejisinin doğal sonucuydu. "Barış" palyaçolarının sahnelediği insani dramın üzerinden bir hafta bile geçmeden, İsrail; 100’ün üzerinde Filistinli Müslümanları şehit etti, bomba üzerine bomba yağdırdı,  Golan Tepeleri'ni resmen ilhak etti. 19 yeni karakol, bu bir işgal değil, bölgenin boğazına saplanmış bir hançerdir. Tüm "barış" söylemleri, her anlaşma, İsrail'in stratejik aldatmacasından başka bir şey değildir. Geçmişte olduğu gibi bugün de, yarın da bu anlaşmaları çiğneyecek, ihanetini sürdürecektir.
 

ANCAK ASIL TEHLİKE SINIRIMIZA DAYANDI!
 

Suriye'nin kuzeyinde, İsrail'in YPG terör örgütüne verdiği destek artık bir sır değil, meydan okumadır. Amacı Türkiye'ye Davud koridorunu açmak, terörü bir silah olarak kullanarak sınırlarımızı tehdit etmektir. Daha önce defalarca haykırdık: Zor oyunu bozar. İsrail bize komşu olacağına, biz İsrail'e komşu olalım." Bu sözler artık bir stratejik öngörüden öte, yaşanmakta olan gerçeğin ta kendisidir. Savaş artık kapımızı çalıyor. İsrail, uzun süredir besleyip yemlediği terör örgütlerini, üzerimize saldırtmak için son hazırlıklarını yapıyor. Bu, jeopolitik bir hamleden çok daha fazlası; topyekûn bir varoluş mücadelesinin başlangıcıdır.
 

ASKERÎ ZAFİYET, SİYASİ YAYILMA VE TÜRKİYE'NİN DİK DURUŞ ZORUNLULUĞU
 

İsrail ordusunun Gazze'deki operasyonel çöküşü, onu daha saldırgan ve yayılmacı politikalara itiyor. Kaybettiği askeri itibarı, Türkiye sınırına terör karakolları diktirerek telafi etmeye çalışıyor. Bu, bir meydan okumadır ve Türkiye'nin bu meydan okumaya vereceği cevap, bölgenin kaderini belirleyecektir.
 

Cumhurbaşkanı'nın uçağının Netanyahu teröristi ile karşılaşmamak için pisti pas geçmesi sembolik ama anlamlı bir duruştu. Ancak bu yeterli değil. Medyamızın "Netanyahu ne zaman yargılanacak?" sorusunu her gün sorması bir vatan borcudur. 

Sessiz kalmak, işgale ve teröre rıza göstermektir.

 

ADALET VE TAZMİNAT: İSRAİL'İN KAÇAMAYACAĞI GERÇEK

Katil Netanyahu adalete teslim edilmeyecek mi? Katil İsrail, attığı her bomba, aldığı her masum can için bu topraklara tazminat ödemeyecek mi? Almanya hala Holokost için tazminat öderken, Filistin'de işlenen ve Hiroşima'dan fazla bombanın kullanıldığı bu insanlık suçu karşılıksız mı kalacak?

Eminim ki gelecekte tarih bu zulmü lanetle yargılayacak. Bizlere düşen, bu kanlı barış tiyatrosunun dekorlarını parçalamak, yerle yeksan etmek. Golan'daki her karakolun, sınırımızdaki her terör yapılanmasının bir meydan okuma olduğunu dünyaya haykırmaktır.

Gerçek barış, ancak adalet ve hesap sorulduğunda mümkün olacaktır. İsrail'in operasyonel zafiyetleri ne kadar konuşulursa konuşulsun, asıl mesele Filistin'de ve Golan'da işlenen insanlık suçlarının bedelinin mutlaka ödetilmesidir. Türkiye, bu sınavda tarafsız bir seyirci değil, adaletin ve bölgesel güvenliğin aktif bir savaşçısı olmak zorundadır. 


TEHDİT ARTIK BİZİM KAPIMIZDA!

Bu, sıradan bir siyasi analiz veya uzak coğrafyalardaki çatışma sesleri değil. Bu, topraklarımıza yönelik gerçek, organize ve yaklaşan bir tehdidin resmidir. Yaşadığımız ve nefes aldığımız her an, gaflet uykusundan sıyrılıp dedemiz Fatih Sultan Mehmet gibi şaha kalkma zamanıdır.

Bugün uyanmazsak, yarın Golan'da dikilen karakolların, sınırımızda cirit atan terör çetelerinin ateş çemberinde uyanacağız. Yarın, "keşke"lerin ve "keşke daha sert davransaydık"ların hiçbir anlam ifade etmeyeceği bir karanlığa gözlerimizi açacağız.

Tarih bize bir seçenek sunuyor: Ya bu gece son gaflet uykumuzu uyuyacağız ve bir daha uyanamayacağız, ya da şafak sökmeden uyanıp, bu topraklara göz dikenlere "Buradan Geçilmez" diye haykıracağız.

Çünkü yarın, bugün harekete geçenlerin olacak.

Artık bugün vakit; uyanış, direniş ve diriliş vaktidir.

Çünkü yarın, çok geç olabilir.

Golan Tepeleri'ne askeri üs kurmak, Filistin'i havadan bombalamaya, İran ve Katar'ı füzelerle tehdit etmeye benzemez. Avuç içi kadar Gazze'de, Hamas'ın süngüsü karşısında bile sahada savaşı kaybeden imanın ve cesaretin karşısında duramayan İsrail’in teröristleri, Golan'ın o geniş ve sarp arazisinde hangi cesaretle mücadele edecek?

Gerçek muharebe; sahada tecrübe, yürekte sonsuz bir cesaret ve bilekte çelikten bir kuvvet ister. Oysa İsrail, gücünü yalnızca savunmasız çocuklara, masum kadınlara ve topraklarını işgal ettiği Filistinlilere karşı gösterebiliyor. Bu durum da, İsrail terör örgütünün dünyanın gözü önünde itiraf ettiği en aşağılık askeri ve ahlaki çöküşüdür.

Tarih, zalimlerin en acımasız yargıcıdır. Golan'da inşa ettikleri her ileri karakol, kendi çöküşlerinin temel taşıdır. Ecel teri döken bu işgalci, artık kendi mezarının duvarına bevletmektedir.

Hülasa: İsrail, kendi celladının ipini kendi elleriyle örmektedir.

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN

https://www.bncmedyahaber.com/yazar-dizilerle-kursuna-dizilen-vicdanlar-1206.html

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.