Gazeteci-Yazar Muhammet Binici, gençlerin eğitimde “iyi bir meslek ve yüksek maaş” hedefiyle değil, “adalet, merhamet ve hakikat” ekseninde yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı. 3T1B (telefon, tablet, televizyon, bilgisayar) bağımlılığının gençlerin zihinlerini esir aldığını belirten Binici, “Diplomalar vicdanı beslemediği sürece eğitim karanlığa hizmet eder” dedi.
Özlediğimiz Eğitim, Kaybettiğimiz Yön
Bir üniversite tercihlerini daha geride bıraktık. Yüzbinlerce genç, gelecek hayallerini kâğıtlara ve dijital ekranlara döktü. Kimi mühendislik, kimi tıp, kimi hukuk yazdı… Fakat hepimizin kendine sorması gereken bir soru var:
Biz bu gençleri hangi amaçla yetiştiriyoruz?
Eğer tek hedefimiz “iyi bir meslek, yüksek maaş, garanti bir gelecek” ise, biz sadece donanımlı robotlar yetiştiriyoruz. Ama eğer hedefimiz “iyi bir kul, sadık bir ümmet, mazlumun yanında duran bir insan” ise, işte o zaman eğitimimiz anlam kazanıyor.
Bugün eğitim sistemimiz, gençleri bilgi ile dolduruyor ama çoğunun vicdanını aç bırakıyor. Yüksek notlar, yabancı dil sertifikaları, teknoloji yarışmaları… Güzel şeyler bunlar. Fakat yüreğinde mazlumun acısını hissetmeyen, adalet uğruna bedel ödemeye hazır olmayan bir nesil, diploması ne kadar parlak olursa olsun karanlığa hizmet edebilir.
3T1B: Zihnimizi Çalan Dörtlü
Telefon, tablet, televizyon, bilgisayar… Kısaca 3T 1B.
Bir zamanlar gençlerin elinde kitap olurdu, şimdi ekran var.
Bir zamanlar akşamları aile sofralarında sohbet edilirdi, şimdi herkes kendi köşesinde bir ekrana gömülmüş.
Bundan 20 yıl önce, bir lise öğrencisi evde 2 saat televizyon izler, gerisini ders çalışarak geçirirdi. Bugün aynı yaştaki bir genç, sabah uyandığında eline telefonu alıyor, gece uyuyana kadar bırakmıyor. Ders çalışırken bile sosyal medyada geziniyor, oyun oynuyor. Zihninin arka planında sürekli bildirimler çalıyor.
Bu ekranlar, gençlerimize bilgi vermekten çok, düşünme biçimlerini şekillendiriyor. Algoritmalar neyi konuşmamız gerektiğini belirliyor. Kimi zaman hakikati göremeden, “trend” olanın peşinde koşuyoruz.
Teşhircilik: Sadece Açık Giyinmek Değil
Toplumumuzda teşhircilik denince akla sadece “açık giyinmek” geliyor. Oysa bu mesele çok daha derin.
Bir genç kız, tesettürlü olduğu halde baştan aşağı markalı, vücudu saran kıyafetlerle dolaşıyorsa; bir genç erkek, marka takıntısıyla kaslarını sergileyen tişörtler giyiyorsa bu da teşhirdir.
Bugün sosyal medyada “tesettür kombinleri” adı altında paylaşılan videolar, çoğu zaman tesettürün ruhuna aykırı bir şekilde insanları kendi bedenine odaklıyor.
Biri mini etek giyip teşhir etmiyor olabilir, ama diğeri başörtülü olduğu halde bütün dikkatleri üzerine çekmek için fotoğraf ve video paylaşıyorsa, fark sadece şekildedir.
Edep, sadece kumaşın uzunluğunda değil, niyette gizlidir.
Eğitimde Gerçek Hedef
Eğitim, insanı bilgiyle donatır ama ahlakla yoğurmazsa eksik kalır.
Düşünün; teknoloji dehası bir genç, siber güvenlik alanında dünyanın en iyilerinden biri olabilir. Ama bu yeteneğini bankaları soymak, insanları dolandırmak ya da manipülasyon yapmak için kullanıyorsa, topluma katkısı değil, zararı olur.
Bizim yetiştirmemiz gereken genç;
Bir yazılım geliştirdiğinde, bu yazılım mazluma yardım etsin.
Bir makine icat ettiğinde, bu makine insan hayatını kolaylaştırsın.
Bir şirket kurduğunda, adaletli işçi hakları ve helal kazanç ilkesini korusun.
İşte o zaman eğitim amacına ulaşır.
Rabbimiz bize, “Kim neyle yaşarsa onunla haşrolur” buyuruyor. Eğer gençlerimizi sadece dünya için yetiştirirsek, ahirette hesabımız ağır olur. Ama onları Allah’ın rızasını merkeze alarak yetiştirirsek, hem dünya hem ahiret kazancına ererler.
Bugün bir anne-baba olarak, bir öğretmen olarak, bir idareci olarak sorumluluğumuz şudur:
Gençlerimizi sadece zengin, ünlü veya başarılı yapmak değil;
Adaletin, merhametin ve hakikatin yanında duran birer “iyilik elçisi” yapmak.
Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
Muhammet BİNİCİ Fesli Vatandaş, Şapkasız Devlet: Kıyafetin Değil, Çifte Standardın Hikâyesi
Özlediğimiz Eğitim, Kaybettiğimiz Yön
Bir üniversite tercihlerini daha geride bıraktık. Yüzbinlerce genç, gelecek hayallerini kâğıtlara ve dijital ekranlara döktü. Kimi mühendislik, kimi tıp, kimi hukuk yazdı… Fakat hepimizin kendine sorması gereken bir soru var:
Biz bu gençleri hangi amaçla yetiştiriyoruz?
Eğer tek hedefimiz “iyi bir meslek, yüksek maaş, garanti bir gelecek” ise, biz sadece donanımlı robotlar yetiştiriyoruz. Ama eğer hedefimiz “iyi bir kul, sadık bir ümmet, mazlumun yanında duran bir insan” ise, işte o zaman eğitimimiz anlam kazanıyor.
Bugün eğitim sistemimiz, gençleri bilgi ile dolduruyor ama çoğunun vicdanını aç bırakıyor. Yüksek notlar, yabancı dil sertifikaları, teknoloji yarışmaları… Güzel şeyler bunlar. Fakat yüreğinde mazlumun acısını hissetmeyen, adalet uğruna bedel ödemeye hazır olmayan bir nesil, diploması ne kadar parlak olursa olsun karanlığa hizmet edebilir.
3T1B: Zihnimizi Çalan Dörtlü
Telefon, tablet, televizyon, bilgisayar… Kısaca 3T 1B.
Bir zamanlar gençlerin elinde kitap olurdu, şimdi ekran var.
Bir zamanlar akşamları aile sofralarında sohbet edilirdi, şimdi herkes kendi köşesinde bir ekrana gömülmüş.
Bundan 20 yıl önce, bir lise öğrencisi evde 2 saat televizyon izler, gerisini ders çalışarak geçirirdi. Bugün aynı yaştaki bir genç, sabah uyandığında eline telefonu alıyor, gece uyuyana kadar bırakmıyor. Ders çalışırken bile sosyal medyada geziniyor, oyun oynuyor. Zihninin arka planında sürekli bildirimler çalıyor.
Bu ekranlar, gençlerimize bilgi vermekten çok, düşünme biçimlerini şekillendiriyor. Algoritmalar neyi konuşmamız gerektiğini belirliyor. Kimi zaman hakikati göremeden, “trend” olanın peşinde koşuyoruz.
Teşhircilik: Sadece Açık Giyinmek Değil
Toplumumuzda teşhircilik denince akla sadece “açık giyinmek” geliyor. Oysa bu mesele çok daha derin.
Bir genç kız, tesettürlü olduğu halde baştan aşağı markalı, vücudu saran kıyafetlerle dolaşıyorsa; bir genç erkek, marka takıntısıyla kaslarını sergileyen tişörtler giyiyorsa bu da teşhirdir.
Bugün sosyal medyada “tesettür kombinleri” adı altında paylaşılan videolar, çoğu zaman tesettürün ruhuna aykırı bir şekilde insanları kendi bedenine odaklıyor.
Biri mini etek giyip teşhir etmiyor olabilir, ama diğeri başörtülü olduğu halde bütün dikkatleri üzerine çekmek için fotoğraf ve video paylaşıyorsa, fark sadece şekildedir.
Edep, sadece kumaşın uzunluğunda değil, niyette gizlidir.
Eğitimde Gerçek Hedef
Eğitim, insanı bilgiyle donatır ama ahlakla yoğurmazsa eksik kalır.
Düşünün; teknoloji dehası bir genç, siber güvenlik alanında dünyanın en iyilerinden biri olabilir. Ama bu yeteneğini bankaları soymak, insanları dolandırmak ya da manipülasyon yapmak için kullanıyorsa, topluma katkısı değil, zararı olur.
Bizim yetiştirmemiz gereken genç;
-
Bir yazılım geliştirdiğinde, bu yazılım mazluma yardım etsin.
-
Bir makine icat ettiğinde, bu makine insan hayatını kolaylaştırsın.
-
Bir şirket kurduğunda, adaletli işçi hakları ve helal kazanç ilkesini korusun.
İşte o zaman eğitim amacına ulaşır.
Rabbimiz bize, “Kim neyle yaşarsa onunla haşrolur” buyuruyor. Eğer gençlerimizi sadece dünya için yetiştirirsek, ahirette hesabımız ağır olur. Ama onları Allah’ın rızasını merkeze alarak yetiştirirsek, hem dünya hem ahiret kazancına ererler.
Bugün bir anne-baba olarak, bir öğretmen olarak, bir idareci olarak sorumluluğumuz şudur:
Gençlerimizi sadece zengin, ünlü veya başarılı yapmak değil;
Adaletin, merhametin ve hakikatin yanında duran birer “iyilik elçisi” yapmak.
Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
Muhammet BİNİCİ Fesli Vatandaş, Şapkasız Devlet: Kıyafetin Değil, Çifte Standardın Hikâyesi